AFYON ADI NEREDEN GELİYOR?
Afyon ilinin isminin kaynağı, şehir merkezinde volkanik özellikli dağlar arasında 226 m. yükseklikte, yalçın, yüksek ve konik bir tepe olan ve kale olarak adlandırılan yerden alıyor.
Karahisar Kalesi: Şehir merkezinde yer alan tarihi kale, Frig, Lidya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyetin izlerini taşır. 135 metre yüksekliğe sahip olan kale, tarihi dokusu ve manzarasıyla görülmeye değer bir yerdir.
Şehir merkezinde ve il sınırları içinde M.Ö. II.yüzyıldan günümüze kadar insanların geçim kaynağı olarak yetiştirilen, haşhaş bitkisinden elde edilen özsu anlamındaki OPİUM kelimesinin Afion olarak söylenmesinden dolayı Afyon adını almıştır. Zamanla her ikisi birleştirilerek şehrin adı Afyonkarahisar olmuştur.
Roma egemenliğinde kent sayıları çoğalmış özellikle barış döneminde 2. ve 3. yüzyıllarda Afyon, mermer sanayi merkezi konumuna gelmiş ve tüm Roma topraklarına Dokimeion’dan (İscehisar) çıkarılan mermerler başşehir Synnada (Şuhut) olması nedeniyle, Synnada Mermeri adıyla işlenmiş, yarı işlenmiş veya ham blok olarak mermer ticareti yapılmıştır.
Bu nedenle tüm kentler mermer kentleri konumuna gelmiştir. Yollar, yapılar hep mermerden yapılmıştır.
Afyonkarahisar, Türkiye'nin batısında yer alan tarihi ve kültürel bir şehirdir. Zengin tarihi geçmişi, doğal güzellikleri ve lezzetli yemekleri ile ünlüdür.
İşte Afyonkarahisar'da gezilebilecek ve turistik yerler hakkında detaylı bilgiler:
SULTAN DİVANİ MEVLEVİHANESİ
Mevlevilik deyince akla ilk gelen yer tabii ki Konya oluyor. Ama Konya’dan sonra Anadolu’da kurulan ilk Mevlevihanelerden bir tanesi olması nedeni ile, son derece önemli bir tarihi miras olan Sultan Divani Mevlevihanesi, 13.yılda kurulmuştur.
Hz. Mevlana’nın 7.kuşak torunu Sultan Divani döneminde önemli bir merkez haline gelmiştir. Burada muharrem ayının 10.gününde yas töreni düzenlenmektedir.
Muharrem ayında aşure pişirmek, islam medeniyetinin önemli geleneklerinden biridir. Aşure geleneğinin mevlevihanelerde farklı bir törensel hal alması, Sultani Divani Hazretleri’nin 1500’li yılların başında İran’dan getirdiği bir kazanda aşure pişirerek mevlevihaneni bahçesinde dağıtmasıyla başlamıştır. Bu gelenek buradan başlayıp, diğer yerlere yayınlanmıştır.
Yüzyıllar boyunca devam eden gelenek, 2009 yılından itibaren “40 kazanda, 40 hatimli aşure” şekline bürünmüştür. Burada 40 kazan kurularak, Cuma namazı çıkışı halka aşure dağıtılmaktadır.
Mevlevihane’nin girişinde içerdeki bölümleri anlatan kısımlar yer almaktadır.
MATBAH
Mutfak bölümü, Mevlevihane’de çok önemli makam olarak biliniyor. Nefs terbiyesi için dergahta geçirilmesi gereken, 1001 çile dönemenini başladığı mekan mutfak olarak bilinir. Mutfak, “Ham olanların piştiği yerdir”. Burası aynı zamanda şeyhin vefat ettikten sonnra yıkanmıp kefenlendiği yerdir. İçerisinde çile çıkarılabilen mevlevihanelere “Asitane” denir. Afyonkarahisar Mevlevihanesi, bu özelliği taşıyan dergahlardan birisidir.
AŞCI DEDE
Dergahtaki en önemli şahıslandandır. Aşıcı dede, manevi rehberdir. Onun rehberliğinde canlar, kendilerini eğitirler. Aslında mutfakta pişen, ham olan insandır. Mutfak, “Hamdım,piştim, yandım” sürecinin tamamlandığı mekandır.
Mevlevihane’de Derviş Odaları, Semazen Odası, Mesnevihane ve Hattat Odası da bulunuyor. Mevlevihanelerde kalan dervişlerin kendileri farklı alanda yetiştirirlerdi. Hz. Mevlanı’nın en önemli eseri menevi’yi okuyup yorumlayan kişilere “Mesnevihan” denir.
Özetle Mevlevilikle ilgili bütün bölümler bu mevlevihanede gezenlere gösteriliyor.
Mevlevihane’nin en büyük özelliği ise, Mevlevi Cami giriş kısmında, merdivenlerin yanında bulunan mezar, vatan şairi Namık Kemal’in annesi Fatma Zehra Hanım’a ait olmasıdır. Fatma Hanım, 1847 yılında burada vefat etmiş ve mevlevi olduğu için dergahın bahçesinde defnedilmiştir.
Frig Vadisi: Şehir merkezine yakın bir konumda yer alan Frig Vadisi, antik çağlardan kalma tarihi kalıntıları ve doğal güzellikleriyle ünlüdür.
Friglerin yaşadığı döneme ait kalıntılar ve açık hava müzesi bulunmaktadır.
Afyon Müzesi: Afyonkarahisar'daki müzeler arasında en önemlilerinden biri olan Afyon Müzesi, tarihi ve arkeolojik eserleri sergilemektedir. Müzede, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler bulunmaktadır.
Ulu Cami: Şehrin merkezinde yer alan Ulu Cami, Selçuklu döneminde inşa edilmiştir ve Osmanlı döneminde restore edilmiştir. Cami, Türk-İslam mimarisinin güzel örneklerinden biridir.
Afyonkarahisar’ın en tarihi yapılarından bir tanesi olan Ulu Cami, Camiikebir Caddesi’nde bulunmaktadır. 1273 yılında Selçuklu Veziri Sahip Ata tarafından yaptırılmış olan Ulu Cami, 40 ahşap sütun ve başlık üzerine oturtulan düz toprak damlı yapısı ile dikkat çekmektedir. 40 Direkli Cami olarak da bilinmektedir. Günümüzde en eski ahşap direkli cami olma özelliğine sahiptir.
Çakır Ağa Konağı: Şehrin tarihi evlerinden biri olan Çakır Ağa Konağı, Osmanlı döneminde yapılmıştır. Konak, şimdi müze olarak kullanılmaktadır ve ziyaretçilerin tarihi dokuyu yaşamasına olanak tanımaktadır.
Gazlıgöl Kaplıcaları: Afyonkarahisar'da yer alan Gazlıgöl Kaplıcaları, şifalı suları ile ünlüdür. Kaplıca, birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.
Doğa yürüyüşleri: Afyonkarahisar, zengin doğal güzellikleriyle bilinir. Akdağ Tabiat Parkı, Emre Gölü, Frig Vadisi gibi doğal güzelliklerde yürüyüş yapabilirsiniz.
Kaya tırmanışı: Şehir merkezinde yer alan Zafer Tepesi, kaya tırmanışı yapmak için uygun bir yerdir.
At binme: Şehrin çevresinde yer alan at çiftliklerinde at binerek, doğal güzellikleri keşfedebilirsiniz.
Kırkgöz Köprüsü – Afyon
Afyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesinde yer alan Kırkgöz Köprüsü, 1150 yılında Bizans İmparatoru I. Manuel Kommen tarafından yapılmış olan bir köprüdür. Sultan Süleyman zamanında ise köprünün kuzeyine doğru 200 metrelik bir ekleme yapılmıştır.
KEÇECİLİK
“Keçe; yün gibi hayvansal liflerin üzerinde bulunan pulların sıcaklık, nem ve basınçtan dolayı sürtünme yoluyla birbirine kaynaşması ile ortaya çıkan dokusuz yüzeydir.”
Afyon el sanatları içinde önemli bir yere sahip olan keçe yapımı 19'uncu yüzyıl sonunda 150’nin üzerinde dükkanda üretilip satılmaktaydı.
Keçe, Emirdağ Musluca Türkmenlerinin topak evinin vazgeçilmezidir. Keçe ürüne, yapan ve yaptıran kişilerin adları yazılır. Keçelerin üzerine mavi, kırmızı yeşil renklerden oluşan motif ve şekiller işlenmektedir. Demiryolu, göbek, yıldız keçelerin üzerine işlenen motiflerden bazılarıdır. Afyonkarahisar'da pek çok ailenin geçim kaynağı olan keçecilik bir zamanlar Keçeciler İçi veya Keçeciler Aralığı olarak bilinen çarşıda ahenkli sesler eşliğinde yapılmaktaydı. 1933 yılında bu çarşıda 12 adet keçeci varken günümüzde 3-4 keçeci mesleklerini sürdürmeye çalışmaktadır.
Keçe ve keçecilik, şiirlere, bilmecelere, tekerlemelere de konu olmuştur.
• Karacaoğlan: Kuş tüyünden yastık, yumuşak döşek Keçeler içinde yaşamak isterdim.
• Tekerleme ve saymacalarda; Keçeyi teperler, güzeli öperler Demirden silah olur, keçeden külah olur * Ya şun-da-dır, ya bun-da Ke-çe kü-lah ba-şın-da.
AFYON TARİHİ EVLER
Afyonkarahisar'da tarihi dokuya sahip, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli ve dış cephe korumalı 400 civarında ev bulunmaktadır.
Kentsel sit alanı içerisinde koruma altına alınan bu evler şehrin kale çevresindeki ilk yerleşim yerleridir.Bu evler günümüzde belediyenin bölgeyi kalkındırma çabaları doğrultusunda yeniden restore edilmiş durumda. Evlerin dış görünüşleri düzeltilerek, daha yaşanabilir hale getirilmiş, büyük çoğunluğu boyanarak elden geçirilmiş. Bölgede dolaşırken kendisini bir anda Safranbolu sokaklarında hissediyorsunuz. Hala insanların içinde yaşadığı bölge canlılığıyla insanları burada gezme havasına sokuyor.
Zafer Kent Ormanı - Afyonkarahisar
Afyon’u kaleden daha yüksek bir yerden görmek isterseniz en ideal noktalardan biri, kalenin hemen altında bulunan yoldan çıkılan Zafer Kent Ormanı. Burası yaklaşık 1,5 milyon metrekarelik alanda oluşturulmuş durumda. İçinde kır lokantası, kahvesi, satış üniteleri, şelale, 100 kişilik amfi tiyatro ve koşu alanları dahil bir çok etkinlik alanı bulunuyor. Ancak en ilginç özelliği Afyon’un simgesi olan kaleyi bile tepeden görebiliyorsunuz. Ayrıca 360 derecelik manzarasıyla ülkemizin en önemli kavşak noktalarından biri olan Afyon’u Antalya, Kütahya başta olmak üzere bütün yolları görebiliyorsunuz. Bir yandan da şehrin ne kadar büyüdüğünü görme imkanınız var. Kısacası tepeden Afyon’u görmek için burası ideal yerlerden biri.
ŞUHUT
Afyon’un yanıbaşında 20 dakika uzakta yer alan Şuhut hem hala geleneksel olarak yaşamın sürdüğü, Keşkek’in adına tescillendiği, Atatürk’ün Büyük Taarruz öncesi kaldığı yer olarak da biliniyor. Vaktiniz varsa burayı ziyaret edebilirsiniz.
Atatürk Evi (Hacı Veli Konağı)
Büyük Taarruz öncesi Atatürk ve komutanların kaldığı bu ev yeniden yapılmış ama her odasında teknolojinin en son olanaklarıyla canlandırmalar yapılmış. 2 katlı ve içinde hizmetlilerin kalması için bile yerlerin bulunduğu bu ev karargah görülmesi gereken bir yer.
İçini gezerken hem görevli kişi tarafından sözlü olarak bilgilendiriliyorsunuz. Hem de duvarlarda bulunan resimleri hazırlanan özel kare kodu cep telefonunuza okuttuğunuzda canlı bir şekilde izleyebilirsiniz. Özetle bu minik ev müze olarak İstanbul’daki bir çok müzeden bile ilerde.
Müze görevlisinden aldığımız bilgiye göre, Mustafa Kemal Paşa, 24 Ağustos 1922 Perşembe günü akşam saatlerinde Şuhut'a ulaşmıştır. Paşalar ve maiyetindekilerin kalacakları evler 23 Ağustos 1922 günü Şuhut'a gelen 1'nci Ordu Komutanı Nurettin Paşa ve Oynağanlızade Osman Ağa tarafından belirlenerek en iyi şekilde hazırlanmıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın kaldığı Yalı Mahallesi Eğri Sokak'la Çeşme Sokağı'nın birleştiği yerdeki Hacı Veli Konağı (Büyük Taarruz Karargahı) aynı zamanda geçici karargah olarak kullanılmıştır.
Konakta Atatürk'le beraber Başyaver Salih Bozok, İkinci Yaver Muzaffer Kılıç, Refakat Subayı Yüzbaşı Mahmut Soydan, ve Emir Çavuşu Ali Metin kalmıştır.
Hacı Veli Konağı, 24-25 Ağustos 1922 günleri Başkumandanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Batı Cephesi Komutanlığı ve 1'nci Ordu Komutanlığı'nın müşterek karargah binası olarak kullanılmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz'un son hazırlık çalışmalarını burada yapmış ve "Anadolu ile dış dünya arasındaki bütün haberleşmenin kesilmesi" emrini bu konakta vermiştir.
24 Aralık 1999 tarihinde Kültür Bakanlığı adına Hazine tarafından kamulaştırılan Konak, 2003 yılında restorasyon çalışmaları ile ayağa kaldırılmış ve 2005 yılında "Atatürk Kültür ve Sanat Evi" olarak hizmete açılmıştır.
Hacı Veli Konağı, sonradan "Şuhut Atatürk Evi" olarak, "Atatürk Evleri" kervanına katılmıştır. Büyük Taarruz Karargahı “Atatürk Evi” olarak da bilinmektedir.
Şuhut’ta bir de Atatürk evinin hemen yanıbaşında, yaklaşık 50 yıl önce yapılan bir evin bahçe duvarı yapılırken, iç kısmına, Roma, osmanlı dönemi üstü yazılı taşların yer aldığı “tarihsel bir yanlış” olan yapı var.
Burayı gördüğünüzde elimizin altında bulunan tarihi eserleri yıllardır nasıl görmezden gelip, bina temellerinde bile kullandığımızı hatırlıyorsunuz.
KOCATEPE
Afyon merkeze yarım saat uzaklıkta bulunan Kocatepe 1825 metre yükseklikte yer alıyor. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı nokta olarak bilinen bu yer Afyon gezilerinizde mutlaka yer almalı. Tepeye çıktığınızda 360 derecelik bir görüş açısına sahip oluyorsunuz ve Atatürk’ün buradan emirler vererek Yunanlılar’ı nasıl 5 gün içinde denize döktüğünü adeta yaşıyorsunuz.
Tepe’de en yüksek noktada bir Atatürk anıtı ve ilk siper sembolik de olsa yer alıyor. Her yıl 25 Ağustos tarihinde o günleri anmak için Afyon’dan buraya yürüyüş düzenleniyor ve tören yapılıyor.
Tepede belli noktalarda hangi tepeye ne zaman taarruz yapıldığını gösteren, özel bilgi levhaları yer alıyor. Ancak sabit olanların dışında özellikle kış aylarında hava şartlarının sertliğinden dolayı bilgi levhaları yerinden çıkarılıyor.
Aslında buraya alt kısma tepe altına sabit bir bilgi salonu yapılsa ve insanlar geldiğinde görsel olarak o tarihi günleri burada yaşasa çok iyi olur.
Tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi buraya da böyle bir canlandırma yapılması şart.