ANA SAYFA GİZLİ CENNETLER FOTOĞRAFLAR VİDEOLAR HAKKIMDA İLETİŞİM
Harbiye
HAVA
DURUMU
Hatay
9/12°
HATAY
NE ZAMAN
GİDİLİR?
İlkbahar:
Yaz:
Sonbahar:
Kış:

İPEK ÜRÜNLER HARBİYE'DE!

Harbiye'de alacaklarınız arasında ilk sırada tabii ki, bölgede tamamen el dokuması olarak yapılan ipek ürünleri var. Harbiye'de ipekçiliğin çok eski geçmişi var. Anadolu tarihinde ilk ipek kumaş Harbiye'de (Antakya) dokunmuştur.

Baharat Yolunun vazgeçilmez duraklarından biri olan Harbiye, tarihinin en önemli şahsiyeti ve aynı zamanda ilk dokumacı olan Şeyh Yusuf El - Hekim'e ev sahipliği yapmıştır.

Yılmaz İpek mağazası, Harbiye'de hem üretim yapıp, hem de satan bir ailenin dükkanı. Sahibi Tuncay Büyükaşık'ı bulursanız size aileden gelen ipekçilikleriyle ilgili hem bilgi veriyor, hem de ürünleri tanıtıyor.

Tuncay Büyükaşık, ikinci kuşak bir patron. Dükkanında eğer mevsiminde giderseniz ipekböceklerini dut yapraklarını yerken bile görme imkanınız var. Dükkanın girişinde yer alan tezgahta sembolik de olsa ipek dokumacılığı yaptırıyor çalışanlarına. Raflarda sıra sıra ipek kumaşlar. Hepsi birbirinden kaliteli, sade desenli ipek kumaşlar, ürünler arasında anlatıyor heyecanla...

Günümüzde ipekçilik yapan Antakya'da toplam 4 aile kaldı. Bunların ikisi Samandağı'ndan ikisi Harbiye'de. Babam Hasan Büyükaşık, çocukluğundan beri ipek böceği yetiştiriyor ve ipek dokumacılığı yapıyordu. Şimdi 67 yaşında babam. Artık çocuklarına devretti bu işi.

Bu mesleği sürdürmeyi düşünüyoruz. Ağustos ayı ipekböceklerinin beslenme dönemi. Zaten ipek böceklerinin 40 günlük yaşamı var. 35 gün dut yaprağı yer. 5 -10 gün içinde kozayı örer. Kozadan kumaş haline gelen kadar ipek yaklaşık 27 ayrı işlemden geçer kumaş oluncaya kadar. Bu süreç meselesi. Bazen bu süre 1 yılı bile buluyor.

İpek ürünlerde bulunabildiği kadar kök boya, eğer kök boyası yoksa bu kez ipek boyası kullanıyoruz.

Yılmaz İpekçilik'te elbiselik ve gömleklik yüzde 100 saf ipek, yaklaşık 60 çeşit ipek var. Ayrıca bayanlar için şal, masa örtüsü de üretiliyor. Erkekler için takım elbiselik, gömleklik ipekler sıra sıra müşteri bekliyor. Kravatlar ise Harbiye'de dokunduktan sonra sadece baskı işlemleri için İstanbul'a gönderiliyor.

Dükkanların müşterileri arasında büyük şehirlerden gelen, el dokuması ürünleri artık neredeyse bulamaz hale gelen yerli turistler var. Burada birbirinden güzel ve gerçek ipek ürünlerini görünce almadan dönmüyorlar. İpek ürünlerin yabancı müşterileri arasında ise özellikle Bahreyn, Lübnan ve Ürdün'den gelen Araplar da var.Eğer yolunuz buraya kadar düşmüyorsa üzülmeyin. Yılmaz İpekçilik, yurtiçinde düzenlenen El Sanatları Fuarları'na da katılıyor. Buralarda hem ürünlerini, hem de Harbiye'yi tanıtıp satış yapıyorlar.

 

 

PEKİ FİYATLARI NE KADAR?

Hemen aklınıza fiyatları nedir diye bir soru gelebilir. Yılmaz İpek ürünlerini Vakko , Beymen gibi Türkiye'nin en ünlü mağazalarına gönderiyor ama Harbiye'deki satış fiyatları, büyük şehirlerde sıradan bir ürüne verebileceğiniz fiyattan daha uygun dersem şaşırmayın.

Yılmaz İpek'in Harbiye'de iki mağazası var. Bir mağaza Boğaziçi Lokantası'nın hemen yanında yer alıyor. Diğeri de, Harbiye'de ana cadde üzerinde bulunan, Büyük Özcihan Oteli'nin hemen yanında yer alıyor. İki mağazada da istediğiniz ürünleri bulabiliyorsunuz. Burada ayrıca Defne Sabunu, Defne yağı gibi romatizmaya iyi geldiği biliniyor , ürünleri de bulma imkanınız var.

 

NAR EKŞİSİ

Antakya'ya gidince alacaklarınız arasında en önemli lezzetlerden biri ise, Nar Ekşisi. Bunu da Uzunçarşı içinde yer alan dükkanlardan alabilirsiniz.

Ama çarşı içinde Ahmet Cuci'yi bulursanız ondan alın. Özel olarak yetiştirilen ve toplanan nar ekşişi, en lezzetli olarak Hatay'da bulabileceğinizi unutmayın. Uzunçarşı'dan ayrıca Keçi peyniri ve çara peyniri gibi değişik lezzetli peynirleri de alma imkanınız var.

AKMAK TAŞINDAN KOLYELER

Şelaleye giderken eğer uğura, burçlara inanıyorsanız, 73 yaşındaki Şeyh Ali'nin Antakya Fransız işgalindeyken, Fransız askerlere ilk olarak yapmaya başladığı, çakmak taşından burçların simgeleri olan kolyeleri alabilirsiniz. Taşların üzerinde ise nazar duası, karınca duası yer alıyor.

Bütün bunlara inanmasanız bile, sırf Şeyh ile sohbet etmek için burada durun. Onun sohbetinin tadını çıkarın. Ne zaman bu işe başladığını sorduğum Şeyh Ali, "Bir milyon yıldır bu işi yapıyorum!" deyince şok geçirdim. Şeyh Ali'nin şeyhliği ise, Alevi dedesi olmasından geliyor. Upuzun sakalları ve giyim tarzıyla, gerçekten görülecek bir kişilik Şeyh Ali.

Yine Şelale yolu üzerinde bir başka hediyelik eşya satıcısı ise, 16 yıldır oya işleri yapıp satan Sabira Oduncu. El işi danteller, kenar dantel, yatak odası için yapılanlar, vitrinlikler, fiskoslar yer alıyor. Sakız gibi bembeyaz tertemiz ürünlere şelale girişinde yer alan bir kaç hediyelik eşya satan tezgahın arasında rastladık. Bir zamanlar iç ve dış turizmin en hareketli olduğu zamanda daha fazla iş yapan Sabira Oduncu, artık o coşkulu günleri görememenin rahatsızlığı içinde. Ancak yine de gelen müşterilerine en iyi satışı yapmaya çalışıyor.

GERÇEĞİNDEN AYIRMASI ZOR TARİHİ PARALAR!

Eğer eski eserlere ve uygarlıklara ilginiz varsa, gideceğiniz adres mutlaka Harbiye ana caddesi üzerinde bulunan İbrahim Mehmet Tüner'in Hermes isimli turistik eşya satan dükkanı olmalı.

Dükkanda bölgeye ait eski eşyalar, mozaik çalışmaları, defne sabunu ve yağı bulabilirsiniz. Ancak en önemlisi İbrahim Bey, Türkiye'de çok az yerde bulabileceğiniz bir başka iş yapıyor. O da antik sikkelerin kopyalarını aslına uygun olarak yapıp satıyor.

Yani, paranın dünyada ilk ortaya çıktığı Lidya döneminden Osmanlı dönemine kadar, Anadolu topraklarında yaşayan tüm medeniyetlerin metal obje ve sikkelerini yapıyor. Hem aslına birebir benzeyen paralar. Örnekleri hatalı, kenarları bozuksa aynen. Bu paralar ne işe mi yarıyor! İşte ilginç olan tarafı o.! Ülkemizde fazla bilinmeyen bir şekilde değerlendiriliyor bu paralar.Bu paraları Türkiye'de Kültür Bakanlığı'na bağlı bazı müzelerde bulma imkanınız var. Müzeleri gezenler çıkışta bu para örneklerinin kopyalarını da alıp evlerinde de görebiliyorlar.

Ancak bu paralar özellikle Avrupa ülkelerinde, Almanya, Avusturya, Kanada, Amerika gibi yerlerde de büyük ilgi görüyor. Orada para koleksiyoncuları aslına uygun olarak yapılan bu paraları alıyor. Röprodüksiyon para koleksiyonu yapıyor. Çünkü orjinalini bulabilse tanesine 8 -10 bin Euro verecekken, bu paraları maksimum 50 Euro'ya kadar alabiliyor.

 

ZEKA VE BECERİ TANRISI KOLYE İSTER MİSİNİZ!

Paraların bir başka kullanım alanı ise ziynet eşyası olarak. Nasıl mı? Mesela Kanadalı bir alıcı, 4 bin adet gümüş sikke istiyor. İbrahim Bey ne yapacağını sorunca da, "Erkekler için kol dügmesi yapacağım!" diyor. Gerçekten de paralar özel bir çalışmayla kol düğmesi haline getirilip satılıyor. Sadece erkekler için değil, bayanlar için de ziynet eşyaları yapılıyor bu paralarla. Kolye, broş, iğne hatta anahtarlık olarak da röprodüksiyon paralar da kullanılıyor.1978 yılında bu işe başlayan ve gördüğü ilgi üzerine Türkiye'nin bir ucunda bu işi yapan İbrahim Bey'in ürünlerini, İstanbul'da Kapalıçarşı'da görme imkanınız var. İbrahim Bey eski paraların kalıplarını müze kataloglarından görüp kendi yapıyor ya da Avrupa seyahatlerinde gittiği müzelerden kalıp elde ederek ortaya çıkarıyor. Özel sipariş üzerine, altın, gümüş, bronz alaşımlarla da çalışıyor. Ortaya gerçeğinden ayırt etmek imkansız yüzlerce yıl öncesinin paraları çıkıyor. Bugüne kadar 500'e yakın farklı para ürettiklerini söyleyen İbrahim Bey, kendisinden koleksiyonu için para almaya insanların İstanbul'dan Adana'ya uçakla gelip, sonra da geri döndüklerini keyifle anlatıyor.

İbrahim Bey'in ürettiği paralar o kadar ilgi görüyor ki, Amerika'nın en önemli müzelerinden New York'taki Metropolitan Müzesi, satış için kendisine ücretsiz olarak satış bölümünde stand vermeyi bile teklif ediyor.

Kısacası, eğer farklı bir şeyler almak istiyorsanız, tam da üretildiği yerden yani Harbiye'den bunu alma imkanı var "Hermes" te.

ANTİK HEYKELLER , MOZAİKLER VE KÖMÜR GÖZLÜ KADINLAR BİRARADA.

Harbiye'de ayrıca İbrahim ve Abdullah Özalp tarafından yapılan antik çağdaki heykelleri de ilginiz varsa alma imkanınız var. Özalp'in galerisi ise, Hermes Antikacısının hemen yanıbaşında. Heykeller Harbiye'de Müzede sergilenen antik eserlerin birebir kopyası buradada. Gerçeğinden ayırmak imkansız neredeyse. Heykeller Şenköy taşı, mermer, Ulukışla Taşı gibi taşlardan ortaya çıkarılıyor. Bazıları da yörede dağlarda bulunan siyah taşlarla yapılıyor. Ancak buraya gittiğiniz zaman, galeriyi paylaşan Mehmet Daşkafa'yı mutlaka bulun.

Cüssesiyle iri görünse de düşündükleriyle, yapmaya çalıştıklarıyla yüreği Harbiye için atan bir delikanlı o. Daha merhaba der demez ilgilendiğinizi görürse size hemen Antakya Müzesi'nin, yani dünyanın ikinci Mozaik Müzesi'nde sergilenen eserlerin yüzde 98'inin Harbiye'den çıkarıldığını, Harbiye'nin özelliklerini tek tek anlatıyor. Kendisi de güzel sanatlara 5 yaşında gönül vermiş, o zaman resim yapmaya başlamış. 14 yıldır ise yağlıboya resim yapıyor. Resimlerinde çizdiği kömür gözlü kadınlar bakanların içini açıyor. Son zamanlarda Harbiye'nin mozaiklerine gönül veren Mehmet, çok güzel mozaik çalışmaları da yapıyor. Eserleri eski çağllarda olduğu gibi doğadan topladığı hammaddelerle yapıyor.

Harbiye'nin tanıtımı için gece gündüz çalışıyor. Harbiye'nin hemen her köşesini fotoğraflamış. Boş vakitlerinde dağlarda dolaşıyor, yeni yerler keşfediyor. En çok üzüldüğü Harbiye'nin mozaiklerinin daha bir çoğunun ortaya çıkarılamayışı toprak altında yıllardır yatıyor oluşu. Hatta ben galeriye gittiğim zaman yanında ziyarete gelen arkadaşı Ganim Duman ile sohbeti bu konu üzerineydi. Ganim Bey'in söylediklerini duyunca kulaklarıma inanamadım. Evinin bahçesinde hurma ağaçlarının altında 800 metre kare büyüklüğünde, bozulmamış mozaiklerden olduğunu söylüyordu. "Nasıl olur?" deyince, "Oluyor işte!" dedi ve öyküsünü anlattı.

"Evin bahçesinde taa Fransızlar Hatay'ın işgal ettiği dönemde mozaiklerin varlığı biliniyormuş. O zaman Fransızlar çalışmış mozaikleri bulmuş. Kültür bakanlığı elemanları da yıllar önce burada çalıştı. Onların dediğine göre toprak altındati mozaiklerde Eros balık üzerine binmiş, yanından bir başka balık geçerken mozaik görüntüleri var. Leton, Hitit dönemi arabalarının olduğu söyleniyor. Bunların hepsi tescil edildi ve üzerleri kapatıldı. Antakya Müzesi yetkilileri zaman zaman açacaklarını söylüyorlar. Ama parasızlıktan toprak altında yatıyor bu eserler. Ne yapacağımız bilemiyoruz."

Ressam Mehmet Daşkafa ise, Fransa'da, İngiltere'de müzeleri gezdiğini ama Harbiye'de ve Antakya Müzesi'ndeki kadar kaliteli mozaiklere hiçbir yerde rastlamadığını söylüyor. Arkeolojik anlamda Mısır'ın Krallar Vadisi'nden bile Harbiye'nin daha zengin olduğunu söylüyor.

"2 bin yıl önce burasının nüfusu 100 bin imiş. Şimdi ise 37 bin. 7 farklı uygarlık kurulmuş burada. Ortada bir şey yok. Nerede bu insanlardan geriye kalanlar. Bahçelerden mozaikler, kırık pencere pervazları çıkıyor. Bilimsel anlamda hiçbir çalışma yok. Dünyanın en eski kilisesi St. Jean Kilisesi Harbiye'de. Gidin, görün. Bir mahalle içinde sıkışmış kalmış. Kimse ilgilenmiyor. İçinde yarasalar yatıyor. İçinde kaçış tünelleri var. 70 metre içinde kubbeler var. Ama bakan yok. Şelale Vadisi'nin en alt kısmında Apollo Koruluğu diye bildiğimiz yerde, Hızır Aleyhisselam makamı var. Burası ziyaret için kullanılıyor. İçinde Romalıların yıkanma yeri var. Büyük kesme taş bloklar, tarihi eserler mozaik var. Parçalanmış. Şimdiye kadar duruyor. Kimse el atmadı."

Daha ne demek lazım bilinmez...

En iyisi, vaktiniz olur da buralara giderseniz, her yeri gezmeye çalışın.

 

 

 

 

ARAMA
EDİTÖRDEN
E-POSTA LİSTESİ
E-posta listemize kayıt olun, sitemizdeki güncellemelerden haberiniz olsun...
© 1998-2024 www.gizlicennetler.com sitesinde yer alan sayfaların her türlü yayın hakkı Eyüp Coşkun'a aittir.
Site sahibinin izni olmadan kesinlikle kullanılamaz, başka yerde yayınlanamaz.
Son Güncelleme: 11.01.2024    Toplam Ziyaretçi: 5.165.173